Çok sık duyduğumuz bazı moda sözcükler sandığımızdan daha büyük bir anlam taşır. Çeşitlilik bunlardan biri ve moda dünyasında da uzun bir yol kat etti. Podyumlarda ve moda kampanyalarında her boydan, her türden, etnik kökenden, cinsel yönelimden model görmeye başladık. Aaron Rose Philip, bir moda ajansı tarafından kabul edilen ilk siyahi, transseksüel ve engelli model oldu ve Moschino’nun podyumuna katıldı. 19 yaşındaki Down sendromlu model Ellie Goldstein, Gucci Beauty’nin yüzü oldu. Jill Kortleve, Precious Lee, Alva Claire, Tess McMillan’ın Gucci podyumu gibi Versace pistinde yürüyen ilk büyük beden modeller oldular. Ashley Graham gibi modellerin ayak izlerini takip eden yeni nesil modeller ortaya çıkıyor ve moda sahnesi eskisinden çok daha heyecanlı.
Bütün bu olaylar, bu tür gelişmelerin samimiyeti üzerine bir tartışma da yarattı. Bunlar, duymayı sevdiğimiz türden tartışmalar çünkü bunların geleceğin yeni ve gelişmiş moda sahnesini yaratacak küçük adımlar olduğuna inanıyoruz. Çeşitlilik ve kapsayıcılığa güçlü bir şekilde inanan IFA Paris, tüm akademik bölümlerden öğrencileri bu konu hakkında açık sözlü olmaya teşvik etmeyi yürekten benimser. Geleceğin moda profesyonellerini yetiştirirken, eğitimin teknik bilginin ötesine geçtiğini anlıyoruz. Geleceğin bu yeni moda sahnesi, tasarımcıların ve tüm moda profesyonellerinin çeşitliliğin önemini anlamasını ve içselleştirmesini gerektirecek.
Bu tartışmaları dersler ve atölye çalışmaları sırasında yapan IFA Paris öğrencileri, çeşitli tanınmış platformlarda da görüşlerini dile getiriyor. Moda Tasarımı son sınıf öğrencilerimizden Farah Daylac, Vogue Türkiye’nin Aralık-Ocak sayısı ile modadaki çeşitlilik anlayışını paylaştı. Vogue Editörü Gizem Kalaç tarafından kaleme alınan “Make My Size” başlıklı makale, moda markalarının tasarımlarının çoğunu ince silüetler için yaratma ve yalnızca belirli bir demografik kitle için üretim yapma eğilimlerini araştırdı. Makale, kıymetli öğrencimiz Farah’tan alıntı yaparak devam ediyor: “Çoğu moda okullarında, fit modeller ve kalıpların hepsi spesifik bir bedene bağlı. IFA Paris bir istisna olarak, çoğu okul büyük beden modasının önemini ve endüstrinin gelecekteki manzarasında oynadığı kritik rolünü vurgulamak yerine, büyük beden modasını alternatif bir çalışma seçeneği olarak bırakıyor. Sonuç olarak, bu genel eğilime karşı çıkmanın zor ve pahalı olabileceğini ve çok çaba gerektirebileceğini düşünüyorum, ancak sonunda bir değişiklik yapmak hala mümkün.”
Farah ile kelimesi kelimesine hemfikir olarak, değişimin sadece mümkün olduğuna değil, aynı zamanda beklediğimizden daha erken geleceğine inanıyoruz. Vizyonlarını paylaşan ve çeşitliliği bir tartışma konusu olmaktan çıkarıp bir norm haline getiren daha fazla moda profesyoneli ile sektör daha kapsayıcı bir gelecek yolunda ilerliyor. IFA Paris olarak bu tür içeriklerde anılmaktan mutluluk duyuyoruz ve çeşitliliğin aktif bir destekçisi olmaya devam edeceğiz.