Sürdürülebilirliğin modada dönüşümü ve değişimi ‘zorunlu’ kıldığı bir dönem içerisindeyiz. Hızlı Moda’nın hızıyla düşüşe geçen vintage , dünyanın kaynaklarının tükenmesi ile tüm moda dünyası alternatiflere yönelmeye, geri dönüşüm ürünlerinden kıyafetler ya da fonksiyonel tasarımlar üretmeye başladı. Bu çevre dostu tasarımların yanı sıra ikinci el ürünlere geri dönüş, kıyafet takası ve vintage modası da yine gündemde.
Tasarımcı markası olan ikinci el kıyafetlerin, modernize revizelerle tekrar satışa sunulması döngüsünde, sürdürülebilirlik yolunda sağlam adımlar atan bir Türk markası, POP + SANDY bu ay röportaj konuğumuz. Vintage parçaları, moda dünyasındaki değişimleri, modadaki sürdürülebilirliği konuştuğumuz bu özel röportajımız, yeni yıla girerken umutları da beraberinde getiriyor.
IFA Paris Istanbul: Biraz kendinizden ve neler yaptığınızdan bahsedebilir misiniz?
IFA Paris Istanbul: Sürdürülebilirlik bir hayal mi yoksa küçük adımlarla ulaşılabilir mi? Moda sever bireyler neler yapabilir?
Pop + Sandy: Sürdürülebilirlik bir eylem gerektirir. Aksiyona geçmek de bazen bütün herşeyi düşündüğümüzde zor gelebilir, imkansız görünebilir. Burada adım adım mantığını benimsemek çok güzel. Herkes aslında kendisinden ve kendi aksiyonlarından sorumlu. Tüketici olarak “farkında” olmayı başarabilirsek bence bu herşeyin en güzel başlangıcı olacak. Tabii ki tüketeceğiz, ama bilinçli tüketim, az-öz-değerli alışveriş, ne aldığını bilmek gibi kavramlar burada öne çıkıyor. Birşeyin ucuz olması ne zaman iyi bir şey oldu? Üretimin fasona kayması ve ihtiyacın çok üzerinde olması sonucu satış fiyatları düşüyor, ama kullanılan materyaller, çalışanların şartları, maaşları gibi konular göz ardı ediliyor.
50 TL’ye satılan bir hırka gördüğümüz zaman “Nasıl?” sorusunu sorabiliyor olmamız ve bu ürünü hiçbir açıdan kendimize yakıştırmıyor olmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Bugün bir hamburger menü fiyatına alınabilen ürünlere bilinçaltından yaklaşım da o yönde oluyor ve çok kolay alınıp çok kolay çöpe gidebilecek bir şey gibi görüyoruz. Bir değeri olmuyor gözümüzde. Aynı şekilde ürün kalitesi de kısa sürede kendini belli ediyor zaten. Ve hikaye çöp kutusunda bitiyor. Şimdi bu yapılan alışverişlerin sıklığını düşünelim. Çünkü artık online alışveriş sayesinde herşey “çok kolay” ve sadece iki tıkta ürün sizin. Kolay da bence herşey düşünüldüğünde eylemin altını boşaltıyor. Her gün ard arda, parça parça alınan ürünler- nasıl olsa kolay diye- ekstra ambalaj ve çevre kirliliği yaratıyor.
Bireysel olarak yapılabilecek en güzel şeylerden biri daha fazla satın almak yerine elinizdeki ürünleri değerlendirmek olacaktır. Ürünlerinizi tamir ettirebilirsiniz. Veya modelini değiştirtip, beden daraltıp, büyütebilirsiniz. Eskilerin ne güzel birer terzisi varmış. Bir terzi, ayakkabı/çanta tamircisi edinin kendinize. Gidip gelin, neye dönüştürmek veya nasıl tamir etmek istediğiniz konusunda fikir danışın. Hem de eliyle, zanaatiyle para kazanan esnafımızı böyle bir dönemde desteklemiş olalım. Aşınan, eskimiş deri çantalar için bugün çok güzel kişiye özel desen ve tasarımlarla çantaları boyayan sanatçılar var. Aynı şekilde kendiniz için bir şey diktirebilirsiniz. Bu giyim de olur, çanta-ayakkabı da, aksesuar da. Size özel, sizin tasarladığınız veya hayal ettiğiniz birşeye sahip olabilirsiniz. Çok özel ve anlamlı bence. Sonuçta yeni nesil lokal tüm markalar da aynı şekilde gidip kapalı çarşıda ustalara ürettiriyorlar. Bunu siz kendiniz için de yapabilirsiniz. Bu ortaya çıkan ürünü çok anlamlı ve değerli kılacaktır, çünkü bir hikayesi olacak. Hem de bu süreci keyifli bir anıya dönüştürecektir. Az – öz ve değerli tüketim bilinciyle gardırobumuzu oluşturursak, bu ürünler yolda bir bakım veya tamir ile size uzun yıllar hizmet edebilme alt yapısına sahip olacaktır. Böylece aslında kendi döngünüzü oluşturuyorsunuz bile. Eğer biz farkında olup, aksiyonlarımızı ona göre alır ve bu döngüyü besleyebilirsek, uzun vadede arz-talep dengeleri değişecektir. Sektör de dönüşmek zorunda kalacak ve dönüşmeyenler devam edemeyecektir diye düşünüyorum.