Kırk yıl boyunca, Leïla Menchari Hermès butiklerinin dekorasyonunu ustaca yönetti. Büyük moda tasarımcısı yakın zamanda hayatını kaybetti.
2017’de hayatını kaybeden yakın arkadaşı stilist Azzedine Alaïa’dan daha az tanınıyordu. Leïla Menchari aynı zamanda stilist, artistik direktör ve dekoratördü. Leïla Menchari 92 yaşında covid-19’a yenik düştü. 24 rue du Faubourg Saint-Honoré’deki Maison Hermès’in efsanevi vitrinlerini ona borçluyuz. Elli yıl boyunca geliştirdiği stil ile Paris ve dünyadaki diğer büyük markalar ve mağazalarda bir jenerasyonun dekoratörlerini, görsel mağazacılık, vitrin dekorasyonları ve skenografi yöneticilerini etkiledi. Sanatsal etkisi kayda değerdi. Özellikle, sadece birkaç metrekarelik alanlarda, minimalizm ve ihtişamı birbiriyle dönüşümlü kullanarak cep sahneler, sınırsız dünyaları açığa çıkardığı küçük alanlar ve hayal dünyaları yaratmasıyla ünlüydü.
Tunus’ta doğan Leïla Menchari, moda dünyasına çok genç yaşta bir tutku geliştirdi ve çok geçmeden lüks ürün tasarımcısı oldu. Varlıklı bir aileden gelen, son Touggourt Sultanının (15. ile 19. yüzyıl arasında Güney Cezayir’deki bir devletin naibi) torunu olan Menchari, “kurtuluşu” olacak çalışmalarına başlamaya genç bir kızken karar verdi. Kendi sözleriyle “peçesiz dışarı çıkan ilk kadın, Tunus Güzel Sanatlar Akademisi’ne kabul edilen ilk kızdı”. Kartaca’da Afrika Misyoner Rahibeleri ile Fransızca öğrendiğinde hala okuyordu. Ailesi, Fransa’ya gitmesine izin verdi ve bu kez Paris’teki Güzel Sanatlar Akademisi’nde çalışmalarına devam etti.
1957’de Paris’te Guy Laroche bünyesinde modellik yapmaya başladı. Ayrıca Saint-Germain-des-Prés’i, Paris tiyatrolarını ve muhteşem sahnelerini keşfetti. Guy Laroche’ta Fransız zarafetini ve Paris stili Haute-Couture tasarımları keşfetti. 1961’de 34 yaşındayken Hermès’in kapısını çalıp iş istedi. Eski eyer üreticisi Hermès’in sezdiği sanatsal vizyona sahip bu karakterli kadından Hermès ekibi çok etkilendi. Kısa süre sonra, kendisinden “hayaller çizmesini” isteyen Hermès baş dekoratörü Annie Beaumel’in asistanlığına terfi etti. Çok geçmeden ilk tasarımcı oldu ve 1978’de grubun CEO’su Jean-Louis Dumas tarafından Hermès’in vitrinlerinden sorumlu dekorasyon direktörü olarak atandı. Her sezon lüks mağazanın vitrinlerini yenileyerek, ışıltılı renkler ve bir stil yaratarak, Doğu ve Batı arasında kalıcı bir bağlantı kurarak markanın sanatsal ilham perisi oldu.
2017’de Madame Figaro dergisine verdiği bir röportajda bazı sırlarını açığa çıkardı: “Ben bir şeyleri gösteririm. Deriyi, ipeği, eşyaların kalitesini. Tüm hedef kitlelere, yabancılara, Parislilere, çocuklara, hatta mağazaya girmeye cesaret edemeyenlere bile bir hikaye anlatmaya, Hermès’in ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Bir tema seçiyorum ve ekibimle bu tema hakkında görüşüyorum, onlardan saçma da olsa konuşmalarını istiyorum çünkü her düşüncenin arkasında beni ilgilendirebilecek bir imge var. Sürrealizm’den çok etkileniyorum. Kendimi, temelinde doğayı gözlemlemek ve el işçiliğine olan tutkum bulunan hayal dünyama bırakıyorum. İpek iplikten işlenmiş örümcek ağları, boncuklardan çiğ taneleri, mercan heykeller ve deniz kabukları hayal ediyorum. Bundan sonra, perde açılmadan önce bu dekoru yapmak, doğru ustaları bulmak ve her şeyi ayarlamak için üç ayım oluyor. Her ne istersem onu yaratmakta özgürüm!”