Yerel kültürden aldığı ilhamı global moda trendleriyle harmanlayan, her sezon özgün ve başarılı koleksiyonlara imza atan Niyazi Erdoğan, 12-16 Eylül ‘de gerçekleşecek MBFW İstanbul Moda Haftası öncesinde IFA Paris Istanbul ile özel bir röportaj gerçekleştirdi.
Yıllardır İstanbul Moda Haftalarında yer almanın yanı sıra Zara, Esprit, Pull&Bear, Tommy Hilfiger gibi dünya markalarına da koleksiyonlar hazırlayan Niyazi Erdoğan kendini ve tasarım sürecini IFA Paris Istanbul ekibine anlattı.
IFA Paris Istanbul: Niyazi Erdoğan Markası nasıl doğdu, mimarlık eğitiminden modaya geçiş kariyerini anlatman mümkün mü?
Niyazi Erdoğan: 1999 yılında İTÜ mimarlık bölümünü bitirdikten sonra profesyonel olarak mimarlık yapmaya başladım. Aldığım eğitimin üzerine neler katabilirim diye sürekli araştırma halindeydim. Bir yandan reklamcılık, sinema yönetmenliği gibi konularla ilgili araştırma yaparken, mimarlık tarihi üzerine yüksek lisans yapmaya karar verdim.
Moda tasarımı ise kendimi bildim bileli hep ilgi alanımda olmuştu. Ama sektörü nasıl değiştireceğimi ya da nelerle karşılaşacağımı pek kestiremiyordum. Bu yüzden Parsons School of Design Paris’te bir yaz üniversitesine katıldım ve döndüğümde 2003 yılında İTKİB’in düzenlediği genç moda tasarımcıları yarışmasında finale kaldım. Moda serüveni bu yarışmadan sonra başladı. İş tekliflerini değerlendirdim ve bir süre sektör tecrübesi kazandıktan sonra 2006 yılında kendi tasarım ofisini açtım. Lokal markalara ve ihracat firmalarına tasarım danışmanlığı vermeye başladım. 2009 yılında kendi adım imza markamı yapmaya kara verdim ve o günden beri erkek koleksiyonları hazırlamaktayım.
Mimarlık eğitimi almanın, tasarım ve üretim sürecinde katkıları ya da getirdiği zorluklar oldu mu?
Niyazi Erdoğan: İlk geçiş döneminde tasarım sürecinde çok zorluklar yaşadım. Mimarlık daha nesnel bir disiplin olmasının yanında moda daha kişisel bir tasarım dalı. Kısa sürede adaptasyon sağladım. Hem karakterimin hem de mimarlık eğitimin bana kattığı disiplin ve sistemli çalışmanın çok büyük faydalarını gördüm. Disiplin olarak erkeklere koleksiyon hazırlamak, mimarlığa çok yakın. İkisinde de sınırlı alanlarda, zengin detaylarla, akılcı çözümler üretmeniz gerekiyor.
Teknolojiyi ve dijitalleşmeyi moda ile buluşturdun, tasarımlarında inovatif yaklaşımla çok farklı projeler gerçekleştirdin. Neler yaptın, çıkış noktan neydi, bunlardan bahsedebilir misin?
Niyazi Erdoğan: Moda tasarımın sadece üretim değil tüm süreçlerinde yenilikçi yaklaşımlar içerisinde olmak gerekiyor. İletişiminden tüketiciye verdiğiniz servise kadar. Öncelikle online mağazamızı hayata geçirdik ve ulaşmadığımız birçok kişiye ulaşmayı hedefledik. İletişim anlamında yoğun olarak sosyal medyayı kullanıyoruz ve tasarım süreçlerimizden ya da yeni çıkan ürünlerimizden haberler veriyoruz. Bunun yanı sıra 10. Yıl sergimizde MYSIZE ID adında bir start up projesi ile iş birliği yaptık. Dijital entegrasyonda, online alışverişlerde tüketici memnuniyetini en üst seviyeye taşımayı hedefleyen bir projeydi. Bu günlerde tasarım sürecimizde de dijitalleşmeye gidiyoruz. CLO 3D adında bir programlar, numune sürecine girmeden tasarımlarımızı hayata geçirip kritiklerini yaparak sunuma hazırlıyoruz.
Pandemi süreci sence moda adına neleri değiştirecek, yeni normaller yeni moda akımları oluşturacak mı?
Niyazi Erdoğan: Pandemi süreci hayatın birçok alanında olduğu gibi moda endüstrisini de etkiledi. Bunun sonuçlarını ilerleyen zaman dilimlerinde daha çok göreceğiz. Burada önemli olan tüketici davranışları ve insanların her duruma adaptasyonu inanılmaz bir hız kazandı. Evde olduğumuz süreçte online alışveriş ile ihtiyaçların karşılanması, ilerleyen zamanda koleksiyon yapılarını da etkileyecek. Bence dijitalden daha kolay seçilebilen ve deneme gerekmeyen koleksiyon yapıları artacak. Keskin sezon ayrımları giderek silikleşecek ve kullanılan renkler çeşitlilik kazanacak.
Dünya’da değişen ve dijitalleşen Moda Haftaları hakkında ne düşünüyorsun, etkisi ve ihtişamı azalıyor mu bu süreçle birlikte?
Niyazi Erdoğan: Moda sosyal bir kavram ve toplum yapısıyla direk bağlantılı. Haftalarda boy göstermeye çalışan sosyal kelebeklerin biraz canı sıkılacak ama biz tasarımcılar ya da sektör profesyonelleri için durum daha verimli hale bile gelebilir. İşi moda olan insanların izlediği ve ilgilendiği hal alan moda haftaları gazino kültüründen uzaklaşmış olacak.
Yıllardır koleksiyonlarının yanı sıra, Moda Haftalarında da başarılı ve özgün show’lar hazırladın. Bu seneki MBFW İstanbul’da nasıl bir hazırlık içerisindesin?
Niyazi Erdoğan: Bu sene MBFWI ilk defa dijital olarak gerçekleşiyor. Biz de sunumunun dijital olduğu bir haftaya tasarım ve sunum sürecini de yenilikçi bir vizyonla hazırlanıyoruz. Koleksiyonun tamamı bilgisayar ortamında tasarlanıyor ve üç boyutlu olarak dikiliyor. Hiç numune dikmeden sanal avatarların üzerinde gerçekleştirdiğimiz bir defile yapacağız. Sanırım bu Türkiye’de bir ilk olacak.
IFA PARIS Uluslararası Moda Akademisi öğrencisi farklı ülkelerden 1500’den fazla öğrenciye sektör ve kendi tecrübelerine dayanarak neler önerirsin?
Niyazi Erdoğan: En zorlu süreç kendini bulmak ve anlamak. Araştırmak, okumak, gezmek artık lafı bile edilmemesi gereken kavramlar. Ama kendini bilen, çözümleyen ve anlayan bir tasarımcı tüm insanları ve varoluşu anlamlandıra bilir ve yaptığı işe farkını yansıtır