Jean-Marc Chauve şu anda bir Moda Danışmanı, Imane Ayissi markasının direktörü ve IFA Paris Sanat Yönetmeni. Pazarlama, moda tasarımı ve sosyo-moda semiyolojisi okudu ve Nelly Rodi ve Maison Martin Margiela’da çalıştı.
Son birkaç yılın önde gelen moda haftalarından biri haline gelmeyi başarmış olsa da, New York’un en ilginç markalarının birçoğunun Paris Moda Haftası’na katılması, New York Moda Haftası’nın önemini zayıflatıyor. Bu durumu nasıl açıklayacağız? New York Fashion Week, ‘nüfuzlu konumunu korumak için kendini nasıl yenileyebilir?
Ekim ayının başında Paris Moda Haftası ile sona eren 2018 İlkbahar-Yaz modası haftaları maratonunda, dört ana moda haftasından biri kriz halinde görünüyor: New York’ta düzenlenen. Aslında bu sezon New York’ta en popüler moda şovları orada yer almayan şovlardı. Thome Browne, Altuzarra, Rodarte ve Proenza Schouler, 2018 İlkbahar-Yaz koleksiyonlarını Paris’te sergilemeye karar verdiler. Moda için çok önemli olan bu markalar, en yaratıcı markalardı. Sadece bir kaç sezon önce modaya olan hegamonik hırslarını ortaya koyarken New York’taki bu durumu nasıl açıklayacağız?
Herşeyden önce moda endüstrisinin bir değişim halinde olduğu ve büyük markalar ya da önemli başkentler için artık kazanılmış bir pozisyonun olmadığı görülüyor. Yenlikleri sayesinde ikincil olarak kabul edilen bazı moda haftaları (Tokyo, Tiflis, Şanghay, Seul, Lagos, Johannesburg, vb.) basın ve uluslararası alıcıların ilgisini çekmeye başlamıştır.
Bu ayrıca, Amerikan markalarının çağdaş moda endüstrisinde moda haftalarının rolünü tam olarak anlamadıklarını da gösteriyor. 1970’lerden beri müşterilere yeni koleksiyonların sunumunu organize etmek için moda haftaları Haute Couture ile birlikte Paris’te doğmuş olsaydı, lüks hazır giyim ve moda tasarımcılarının ortaya çıkışı ile güçlü imajlar ve yenilikçi fikirler yaratarak moda arzusunu yeniliyen bir tür ayin olurlardı. İnternet ve sosyal paylaşım ağları ile bugün şu daha da doğrudur: Görsel aşırı doyum bağlamında canlı yayınlanan defileler ile ürün satmak ürünler daha basit olsa bile markanın yaratıcılığını ve cazibesini korumalıdır. Bu strateji Gucci’nin canlanmasını sağlamıştır ve Rick Owens, Thom Browne ve Apparel gibi bağımsız markalara kendilerini kurmalarına izin vermiştir. Bununla birlikte, genel olarak Amerikan moda okulları tarafından yaygın olarak desteklenen modanın Amerikan vizyonu, tasarlanan her bir ürünün herhangi bir işte olduğu gibi hızla ve büyük ölçeklerde satılması olarak karşımıza çıkmaktadır. New York Moda Haftası’nı birkaç istisna dışında başarılı yapan şey, anın trendlerini geri dönüştüren ortak kıyafetler içeren moda defileleridir. Her ne kadar bu markalar Amerikan pazarında ticari bir varlığa sahip olsa da, çok fazla ihracat yapmıyorlar ve büyük bütçeler harcayarak sergi salonlarında kolaylıkla satılabilecek moda şovu koleksiyonlarını sergileme ilgisi belirsiz görünüyor. Uluslararası alıcılar, blog yazarları ve gazeteciler, dünyanın dört bir yanındaki dükkanlarda kolayca bulunabilecek kıyafetleri keşfetmek için seyahat etmenin değersizliğine vurgu yapıyor.
Peki, New York Moda Haftası nasıl yeniden canlandırılmalı?
– Her şeyden önce, Amerika Moda Tasarımcıları (CFDA) Konseyi, resmi moda haftası takviminde kayıtlı markaların seçimi için “Federation de la Haute Couture and Paris Fashion”dan ilham alabilir. Seçim Paris’te sert ancak yaratıcılığın minimum yeterlilik seviyesini ve dolayısıyla takvimin tüm moda şovlarının en yüksek ilgisini garanti ediyor. Bu nedenle, dört büyük moda haftasından en uzun olanı New York Moda Haftası takvimi, gerçek bir “editting” çalışmasına ihtiyaç duymaktadır, ancak bu, editoryal konumlamanın yeniden tanımlanmasını gerektirir.
– Amerika Birleşik Devletleri spor giyimin evidir, bu nedenle New York meşru olarak şu anda piyasaya sürülecek yaratıcı spor kıyafetin başkenti olabilir: En son Fenty X Puma moda şovu iyi bir örnektir. Ancak spor markaları, Londra’yı bu sezon seçen Tommy Hilfiger ya da New York Moda Haftası’na 13 yıl sadık kaldıktan sonra Paris’te sergilemeye karar veren Lacoste’un gösterdiği gibi yaratıcı bir ortama da ihtiyaç duyuyor.
– New York ayrıca Amerikan “eğlence” geleneğinden de ilham çekebilir ve mega şovların başkenti olur; Philipp Plein’ın bu sezon yaptığı gibi; dansçılar, şarkıcılar ve VIP’ler ile mükemmel bir şekilde sosyal ağlar için ayarlanmıştır. Fakat risk, yalnızca çok büyük mali imkânları olan markaları cezbetmek ve bir moda haftasının temelini oluşturan modayı arka planda koymak olacaktır.
– New York şehrinin imajı, sanat açısından çok verimli olan 70’li ve 80’li yılların “yer altı” kültüründen hâlâ yararlanmaktadır. Bu yer altı kültürü halen modaya uzanıyor. Shayne Oliver gibi yaratıcı kişiler ya da Eckaus Latta ve Vaquera gibi markaların bunun en iyi temsilcileridir. Bu gibi bağımsız markaların ortaya çıkmasını sağlayacak yardımları yaparak CFDA, New York Moda Haftası’na ihtiyaç duyduğu yratıcılığı ve yeniliği katabilir.
– Paris Moda Haftasının en büyük ilgi alanlarından biri, dünyanın dört bir yanından en iyi yaratıcı markaları çekmesi ve New York’u arketip kozmopolit kent olması. Yenilikçi moda sunumları sayesinde ilgi çekebilecek Güney Amerika ya da Asya ülkelerinin tasarımcılarını kabul etmenin tüm meşruiyetine sahiptir Paris.
ABD moda pazarının boyutu ve dinamizmiyle New York şüphesiz önde gelen moda başkentlerinden biri olmayı sürdürüyor. Fakat moda haftasının eleştirileri lider konumda olanlar için bile küresel moda endsütrisinin hızlı değişimine ayak uydurmak gerektirdiğini gösteriyor. Bir moda başkenti olan New York, ya şimdi kendini yenileyecek ya da ikinci sınıf bir moda kenti olacak.
Jean-Marc Chauve