Skip to main content
Moda Sektörü Haberleri

Moda’nın Uluslararası Yeni Başkenti: İstanbul

By Haziran, 2020Nisan 16th, 2022No Comments

İstanbul’u, önemli ve tanınmış bir moda başkenti yapma çabaları karşılığını veriyor. Türkiye, dünyanın en büyük 5. tekstil ihracatçısı, Avrupa’nın ise ikinci en büyük tekstil tedarikçisi oldu. Türk tasarımcılar ve stilistler, İstanbul’un en güzel saraylarında her yıl düzenledikleri birçok moda etkinliği ile uluslararası sahnede daha çok ortaya çıkmaya başladı.

Gelişmelerin iyiye gidişatının şaşırtıcı olmayan diğer bir işareti ise 2009 yazında Türkiye’nin İstanbul Moda Haftası’nın ilkine ev sahipliği yapmış olmasıdır. İstanbul, Paris, Londra veya Milano’dan gelen moda basının yakından takip ettiği bu etkinlik, gelişmekte olan markaları ve stilistleri, İstanbul özelinde Türkiye sahnesinden bir dizi yeni yetenekleri bir araya getirdi ve içeriğindeki defileleri ile kalitesini göstermiş oldu. Bir yıl sonra İstanbul, “2010 Avrupa Kültür Başkenti” seçilerek daha fazla ışıldamaya başladı ve bununla beraber Türk modasının tanıtımının bir kez daha yapılma şansı bulundu.

OLUŞUMUNU TAMAMLAMIŞ BİR TEKSTİL ENDÜSTRİSİ

Moda Haftası’nın, Türkiye Hazır Giyim ve Tekstil İhracatçıları Birliği (ITKIB) gibi güçlü bir kurum tarafından başlatılması sürpriz değil. Türk tekstil üreticileri (ipek, pamuk ve yün uzmanları) son yirmi yılda çok gelişti ve pamuklu kumaş üretiminde güçlü bir atakla dünyanın önde gelen üreticilerinin ilk 5’ine yükselmesinin önünü açtı. Türk tekstil endüstrisi 2018’de 9 milyar dolarlık arza sahip oldu ve bu şans eseri olabilecek bir şey değil. Türkiye, Osmanlı zamanında her zaman bir tekstil ve giyim imparatorluğu olmuştur. Ülke, aslında zamanla bu eski özelliğini eline geri almaya başladı.

On yıl boyunca, geleneklerin evrimi, ekonomik büyüme ve satın alma gücünün artışı ve sosyal ağların gelişimiyle paralel olarak, Türk modası, uluslararası moda trendlerini rahatça içine alır konuma geldi. İstanbul, gündelik tarz, hazır giyim, sokak modası ve özellikle kentsel şıklığın tüm çeşitlerini gördü. Şimdi eskisinden daha fazla genç Türk tasarımcı, moda başkentlerinin fuar ve podyumlarında kendilerini kanıtlamaya davet ediyor.

Moda Haftası’nın başlamasından on yıl sonra, İstanbul’daki moda sahnesi daha sofistike hale geldi. Bu, 2019’da, yerel markaların ve stilistlerin, İsrail’in top modeli Bar Refaeli (etkinliğe başkanlık eden) gibi VIP’lerin ve ünlü uluslararası moda tasarımcılarının yer aldığı Fashionable Istanbul’un lansmanı ile de kanıtlanmıştır. Onur konuğu olan İtalyan Roberto Cavalli – ilk butiğini 2003 yılında İstanbul’da açmıştır. Zamanın bir işareti olarak Vivienne Westwood, Salvatore Ferragamo, Missoni gibi isimler İstanbul Moda Haftası’nın şovlarına katıldı. Sıklıkla şehrin en güzel tarihi yerlerinde ve saraylarında düzenlenen etkinlikler yapıldı. 2019 ilkbaharında IFA Paris tarafından Romalılardan kalan Theodose II veya şimdiki adıyla Şerefiye Sarnıcı’nda düzenlenen moda şovu da bunlardan biridir.

Yılda iki kez düzenlenen ve Paris, Milano, New York ve Şangay’daki moda haftaları ile aynı kitleyi hedefleyen Mercedes-Benz İstanbul Moda Haftası[1], Türkiye’nin moda başkenti olma yolundaki avantajlarını giderek daha net gösteriyor. Avrupa, Asya ve Afrika’nın yaratıcı kültürlerinin etkilerinin birleştiği yerde olmak ise en büyük avantaj olarak söylenebilir.

2019’daki etkinlikte 41 tasarımcının eserleriyle oluşan çok sayıda koleksiyon, düzenlenen 28 defile ile dünyanın dört bir yanından 5000 gazeteci ve influencer karşısında görücüye çıktı. 2020’de düzenlenmesi planlanan Moda Haftası gerçekleşemediyse de, bir salgın krizinde bunun olması zorunludur fakat şovların tanıtımı çevrimiçi ve çeşitli dijital etkinlikler aracılığıyla bir sonraki şov tarihini beklerken devam etmektedir.

Farklı stilleri ve yenilikçi kıyafetleri bir araya getiren İstanbul, alışılmadık ve modanı yeni buluşma noktası olarak görülüyor ve açıkça yeni bir uluslararası stil, moda ve lüks başkenti olarak öne çıkıyor. Vogue ve Glamor’ın da Türkçe baskılarında bunu görebiliyoruz. Aynı zamanda Türk tasarımcılar daha önce Londra’ya (Hüseyin Çağlayan gibi) veya Paris’e taşındı. Fakat artık İstanbul’a dönmeye başladılar ve kurucusu Paris’te bulunan güzel haute couture evi Dice Kayek gibi birkaç iyi kurulmuş büyük ismin dışında, geri kalanlar macerayı başka bir yerde deniyorlar.

Bugün dünya çapında kalitesi ile tanınan Türk tekstil endüstrisinin gücü (Avrupa Birliği’nin Çin’den sonraki en büyük ikinci ortağı arasına yükseldi), Türk stilistlerinin ve İstanbul tasarımcılarının yeni gücünü de açıklıyor. Arzu Kaprol, Ece Özalp veya Prada, Miu Miu veya Burberry ile birlikte çalışan moda tasarımcısı Desa, sektörde ön saflarda yer alacaklarmış gibi duruyor.